"Aslında sen hiçbir zaman ait değildin bu şehre. Çünkü hiç sevmedin, sadece sever gibi yaptın. "
Ama mecburdum.. çünkü yalnızca sever gibi yaparak yontabildim acılarımı. sever gibi yaparak kapattım gözlerimi, görmedim böylece yitirdiklerimi. Aslında ait olmadığım o kadar coğrafya var ki, bu şehir sadece bir başlangıçtı. Sonu olmayacaktı. Çünkü, ben daima yitirecektim ve her seferinde gözlerimi kapatacaktım görmemek için benden gidenleri.
Bütün gitmeler zamansızdır desemde yüreğine zaman işlemeyenler için bunun bir önemi yoktu. Eğer bir ruh, kopuyorsa ötekinden zaten zaman diye birşey yoktur. Bir sevda yalnız bırakılacaksa, ayrılıklar hep erken gelir mesela.
Kimleydi bu savaşın da bu kadar çok yıprandın dediğim çok oldu kendime. Hep biryerlere ait olma çabası içinde olmam niyeydi..? Ne Adem dünyaya ne de İsa gökyüzüne aitti mesela. Onlar da sevmiş gibi mi yaptılar acılarını yoksa? Acı diyorum çünkü zorunda olduğun yaşamlara bırakılmak büyük bir acıdır aslında..
" Tanrım beni neden yalnız bıraktın " demişti İsa son nefesini verirken. Tanrı bunun cevabını İsa'ya vermişmidir bilmiyorum ama bildiğim tek birşey var, zorunlu kalarak yaşanılan yaşamlara yardım etmiyordu Tanrı. İsa bunu bilmiyordu.
İsa gibi hissediyorum kendimi uzun bir zamandır. Onun gibi gidiyorum ben de. Onun gibi de öleceğim. Birilerinin yanımda olduğunu hep varsayıp sonradan bunun bir yanılsama olduğunu ve onların da aslında yanımda olmuş gibi yaptıklarını öğreneceğim. Tıpkı bu şehri severmiş gibi yaptığım gibi... Nedenini sormuyorum giderken çünkü biliyorum bir gün ben de isa gibi geri döneceğim. Ama kendime..
Bu yüzden acılarımı gömün siz...